4G ve 5G Radyasyonu Komplo Teorileri – DNA ve Molekül Etkileri

Dünya çapında 5G ile alakalı yazılıp çizilmiş şeylere biraz göz atınca 5G hakkında bir çok komplo teorisinin olduğunu görebiliyoruz. Hatta bu konuda ileri giden bazıları, corona virüsü sebebiyle sokağa çıkma yasağını bile 5G denemeleri ile bağdaştırıyor. Bu yazımda konuyu daha çok fizik bilgisine dayandırıp özetleyim istiyorum.

Öncelikle radyasyondan başlayalım. Radyasyon; daha türkçe ifadesi ile ışıma, aslında bakarsanız bir lambanın etrafa görülebilir ışık saçmasının ingilizcesidir.  Doğadaki her ışığı göremeyiz. Sadece görülebilir frekas bandında olanları görebiliyoruz.  Göremediğimiz bir dünya çeşit ışık var. Tabiki bilim adamları ışığın ne olduğu konusunda çokça kafa patlatmışlar ve patlatmaya devam ediyorlar.  Elektronik haberleşmedeki tüm hesaplamalarda ışığın sadece bir dalgadan yani elektromanyetik dalgadan ibaret olduğunu söyleyen dalga teorisi baz alınır. Fakat nükleer fizik, ışığı daha çok atom altı parçacık şeklinde görür.  Çünkü onların hesapları daha çok ışığın parçacık özelliğine uygundur. Bir de her yerden yırtık don gibi fırlayan kuantumcular var. Bu arkadaşlar ise, ışığın frekans paketleri halinde parça parça yayıldığını yani ışığın hem parçacık hem dalga olduğunu iddia ediyorlar ki çok fazla takdir toplayıp magazin dergilerine kadar meşhur oldular. Fakat her teoride de bilim adamları “aha ışık bu, kesin bu. ” gibi birşey diyemiyorlar.  Çünkü geliştirilen formüller ve matematiksel hesaplar her şarta her ışık çeşidine ve her koşula uyamıyor.  Her teorinin, kendi alanında yaptığı hesaplarının sağlam bir şekilde tuttuğu ve aynı zamanda hiç tutmadığı konular var. Aslında bu yüzden bilim, her zaman bir teori olarak kalacaktır.

Şimdi gelelim “Bu ışık neden kaynaklanır? Neden bir cisim ışıma yapar? ” konusuna.  Daha anlaşılır ifade ile “lambadan neden ışık oluyor kardeşim?” Aslında kaba taslak ışımaları iki kategoriye ayırıyoruz.  İyonize ve İyonize Olmayan ışımalar. Ben bunlara negatif ve pozitif ışımalar diyorum.(Radyo aktivitedeki negatif ve pozitif ışımalar ayrı).

İyonize ışımalar benim değişimle “pozitif ışımalar” direk olarak atomun çekirdeğinden pozitif yükten kaynaklanır. Bu ışımalarda yayılan ışıklar, çok yüksek frekanslı ve yüksek enerjili, parçacık özelliği çok yüksek ışıklardır. Atom iyonize olup tüm elektronlarını kaybedince böyle bir ışıma yapmaya zorlanır. Bu ışımalar çok yüksek enerjili olduklarından birer mermi gibi çarptığı her yeri delip geçer ya da hasar verir. Sanki bir bilardo topu gibi atomlara çarparak çoğu molekül yapılarını dağıtır.  Reaktör denilen elektrik üretmede kullanılan meret, bu yüksek enerji e hareketten dolayı,inanılmaz büyük sıcaklıklara çıkar. Radyoaktif ışımalar  hücreyi ve hücre içinde ne varsa delip geçer.  Bu ışımalara gamma ve x-ray ışımalarını örnek verebilirim.

Hücre, içindeki DNA programı sayesinde; hücre, mevcut yaşamını devam ettirerek vucuda hizmet eder. DNA, bir kudretli programcı tarafından yazılıp hücrenin içerisine konmuş gibidir. Bu sayede hücre tüm yaşamı boyunca ne yapacağını ve vucuda nasıl hizmet edeceğini, nasıl çoğalacağını bilir. İyonize ışımalardan kaynaklanan radyo aktif ışıklar, hücrenin DNA molekül yapısını bir bilardo topu gibi çarpıp dağıtır. DNA’sı bozulan hücre, normalde yapması gereken şeyleri bırakıp saçma sapan şeyler yapmaya başlar. Mesela gereksiz yere çoğalıp durur. Bu ise insanda kansere sebep olur. Radyo aktif ışımaların kansere sebebiyet vermesi bu yüzdendir. Tabi bu ışımalara fazlaca maruz kaldığımızda sadece DNA yapımız bozulmakla kalmaz, hücre zarları ve içindeki organeller delik deşik, darma dağın olur. Bu da hücre fonksiyonlarının durmasına ve hücrelerin hızla ölmesine sebep olur. Bu sayede biz de ölürürüz.

İyonize olmayan ışımalar ise, atomun etrafındaki elektron hareketinden kaynaklanır. Bu elektronlar atom etrafında dönerlerken ve ordan oraya atlayıp dururlarken etraflarına bir elektromanyetik ışık saçarlar.  Her cisim, bu ışımaları yapar.  Mesela kara cisim ışıması. Siyah bir cisim bile düzensiz ve belirsiz frekanslarda göremediğimiz ışımalar yapar. Bu ışımalar, daha yoğun görülebilir frekansta olduğunda lamba dediğimiz metayı üretmiş oluyoruz.  Haberleşmede kullanılan radyo dalgaları ve görülebilir ışıklar, iyonize olmayan ışımalardır ve atomun elektronundan kaynaklanırlar. Benim değişimle bunlar negatif ışımalardır.

4G için kullanılan radyo dalga frekansları, kamu alanlarında 6 GHZ ye kadar çıkıyor. Evdeki routerlar  2.4- 5 Ghz dir. Bu oldukça düşük bir frekanstır.  Bunun ne kadar düşük frekans olduğunu anlamak için mavi ışığın frekansını söyleyebilirim. Mavi ışık frekansı, 670 tera herz civarındadır. Bu radyo dalgaları, çok düşük frekanslı olmalarından mütevellit duvardan ve fiziksel engellerden geçerler. Çünkü atoma ve ya elektronlara çarpmaz, çok yansımaz ya da çok fazla abzorbe edilmezler.  Haberleşme için kullandığımız radyo dalgaları olmasa dahi dünya üzerine uzaydan gelen çok farklı frekanslarda bir çok radyo dalgaları vardır. Bu dalgalar, düşük frekanslı olduklarından atmosferden geçer.

Şimdi bu paragraf daha çok kendi düşüncelerim olacak. Şu ana kadar ki labaratuvar deneyleri, radyo dalgalarının net bir şekilde hücre yapısına zararlı olduğunu ortaya koymuyor. Çünkü radyo dalgaları atoma ve ya molekül yapılarını değiştirmiyor ya da ölçülebilir şekilde şekilde etkilemiyor. Sadece kısıtlı sayıdaki belli başlı labaratuvar çalışmaları,  radyo dalgalarının kanser riskini arttırdığını söylese de ortaya konulan sebep ve sonuçlar  radyo dalgalarının zararlı olduğu yargısını net olarak ortaya koyamıyorlar. Çünkü kanser, bir çok farklı sebepten ve koşuldan mevdana gelebiliyor.  Tabi ki her bir elektromanyetik dalganın atomlarla bir teması ve ya etkisi söz konusudur. Fakat bu etki ve temas, molekül  ve atom yapısına zarar vermediği sürece, canlı hayatını da tehdit edeceğini düşünmüyorum. Kendi kanaatimce, radyo dalgalarının insan vucuduna daha çok etkisi, psikolojik olabilir. Çünkü insan sinir sistemi, elektriksel iletim ile çalışıyor. Bu yüzden radyo dalgaları, sinir sismeninde bir gürültü oluşturup, insanda stres ve sinirsel sıkıntılara sebebiyet verebilir.  Fakat bu söylem bile bilimsel bir söylemden uzak. Çünkü bunun labaratuvarda test edilip araştırılması lazım. Bunun haricinde yıkıcı ve zarar verici olarak görmüyorum.

Şimdi gelelim 5G teknolojisine.  5G teknolojisi kablosuz haberleşmedeki veri hızını artırmayı amaçlayan teknolojidir. Veri hızının artması demek haberleşme frekansının artması anlamına geliyor.  5G için uzun vadede 100 Ghz ye kadar çıkılması planlanıyor. Elektromanyetik dalganın frekansı arttıkça, atomlara ve elektronlara çarpma, yansıma ve abzorbe edilme yüzdeleri arttığından dolayı yüksek frekanslarda daha az kapsama alanı daha çok bozulma ama yüksek veri transfer hızı anlamı çıkıyor.  Doğal olarak frekans arttıkça atom ve moleküller ile etkileşimin artacağı doğru. Bu etkileşimin artması,  5G nin zararlı olduğuna yönelik bir çok komplo teorisini beraberinde getiriyor tabiki.  Buna örnek olarak mikro dalga fırınlar veriliyor. Mikro dalga fırınların, içindeki nesneyi ısıtmasının sebebi bu mikro dalgaların gücünün yüksek olmasından kaynaklanıyor.  Güneş ışıklarının tenimizi ısıtmasındaki aynı mantık mikro dalgalar için de geçerlidir. Yüksek güçte ışık frekansı ya da lazerle de bir yerleri yakıp, zarar verebilirsiniz.  Haberleşmede kullanılacak yüksek frekansların güçleri bu kadar yüksek güçte olmayacaklar tabi ki. Ayrıca görülebilir ışığında atom ve moleküllerde yansıma ve abzorbe olması durumu aşikardır. Bunlar sadece komplo teorileri.  Yüksek frekansların,  labaratuvar koşullarında, atomlar ve moleküllere etkileri görülüp araştırılmadan bu komplo teorilerinden kağıt üzerinde çıkarımlar yapmak kanaatimce doğru değil.  Radyo dalgalarının atom ve molekül yapısına yıkıcı ve zarar verici bir etkisinin olmadığı ve olmayacağı görüşünde olduğumdan mütevellit 5G nin de zararlı olacağını sanmıyorum. Fakat bu yüksek frekansların labaratuvar koşullarında moleküllere ve atom yapılarına etkilerinin araştırıması gerektiği taraftarıyım.

Önerilen makaleler

2 Yorum

  1. istifadeye medar güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık yusuf bey başarılar

    1. Yorumunuz için ben teşekkür ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »