Bizde demokratikleşme, hiçbir zaman halkın çoğunluğu tarafından talep edilen bir şey olmamasına karşın, toplumun sadece burjuva sınıfı diyebileceğimiz Paşa’ların Sultan Abdulaziz’e yaptıkları darbeyle başlıyor.

Jön Türkler, Avrupa’ya gönderilmiş ve oradan eğitim almış, özellikle Fransız İhtilali’nden önce ve sonra yaşanan aydınlanmadan etkilenmiş burjuva sınıfıydı. Fakat bu aydınlanmanın toplumda herhangi bir karşılığı yoktu. Bence, toplumun eğitimli olmaması, sürekli savaşta olması, etnik ve kültürel çeşitliliğin çok fazla olması, enflasyon ve ahlaki çöküş gibi durumlar, toplumda eşitlik, adalet talebi ve demokrasi anlayışının oluşmamasında etkiliydi. Nitekim Platon, bu tarz bir toplumda uygulanan demokrasinin yaratacağı anarşi ve kaosa karşı zenginlerin yeniden oligarşiyi kurup baskı ve dikta rejimine geçiş yapacağını savunuyor. Aslında, bizde de böyle olmuş.

Avrupa’da ise demokratikleşme süreci çok daha farklı. Demokrasi, özgürlük ve eşitlik talebi; halkın tabanından geliyor. Çünkü Avrupa, demokrasi devrimlerinden önce bir aydınlanma dönemi yaşıyor. Descartes ve Leibniz gibi felsefecilerle başlayan bu aydınlanma süreci, halkın tabanındaki huzursuzluğu ve hak talebini arttırıyor. O dönemde Avrupa’da eğitime yatırım yapmak, kitap ve dergilere para harcamak popüler oluyor. Halkın çoğunluğu bilgi sahibi oluyor, felsefe yapıyor. Aydınlanmadan kaynaklı oluşan huzursuzluklar; kısa vadede büyük çatışmalara, bu çatışmalar ise uzun vadede sağlam bir anayasal sürecin başlamasına neden oluyor.

Fakat, bizde durum tam tersi şeklinde seyretmiş. Tepeden inme bir meşrutiyet ve hediye edilmiş bir Cumhuriyet… Bunların hiç birinin halkta bir karşılığının olmaması sebebiyle Cumhuriyet Rejimine karşı birçok ayaklanma var tarihimizde. Toplumdan gelen bu ayaklanma ve tepkiler sebebiyle yönetim, Platon’nun söylediği şekilde baskıcı bir yönetime dönüşmüş. Oluşturulmuş anayasal düzen toplumun sorunlarından devşirilmiş bir anayasal düzen olamamış sadece başka medeniyetlerin uyarlaması olarak varlığını sürdürmüş. Aslında bence şu anda bile, halk olarak talep ettiğimiz şey; demokrasi değil. Çünkü çoğunluğumuz demokratik bir anlayışa sahip değiliz, tam tersine bilgisiz ve öfkeliyiz. Çünkü yüz yıllardır adalet yüzü göremedik. Bu durumda Demokrasi, sorunlarımızı çözmeyecek, aksine daha büyük kaos ve anarşi yaratacaktır. Sorunları tek çözecek şey, anayasal düzeni ve yargı bağımsızlığını sağlamak, bürokraside liyakati geri getirmek… Platon, devlet kitabında anayasal düzenin sağlanması için gerekirse bu konuda silah zoru kullanmanın meşru olduğunu söylüyordu. Sanırım toplum olarak bir aydınlanma yaşamadığımız sürece başımız dertten kurtulmayacak gibi görünüyor. 

Yusuf

Yusuf

Bir Mühendis.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »