Devlet yöneticilerinin makam ordularını ve halkın paralarının hunharca harcandığı gereksiz binaları gördükçe aklıma Floransa geliyor. Floransa’da tarihi saray binalarının arasında tünel şeklinde yapılmış ünlü bir geçit vardır. Belki ziyaret ettiyseniz biliyorsunuzdur. Adına vasari koridoru deniyor. 1565 yılında Giorgio Vasari tarafından saray ehlinin sarayın dışına çıkmadan binalar arasında geçebilmeleri için yaptırılmış. Saraydakiler dışarı çıkamıyorlar, çünkü o dönemde sarayın dışında, halk dahil kimsenin can güvenliği yok. Halk sefalet ve yoksulluk içerisinde. Ve aynı dönemlerde suç oranları çok yüksek olduğundan mahkeme salonları için ek binalar ve sarayın içinden bölümler tahsis ediliyor. Halk fakir ama itibardan tasarruf olur mu hiç? Devasa katedraller ve heykel gibi estetik, pahalı hükümet binalarının yapımına devam ediliyor.
O dönemlerde Osmanlı imparatorluğu zirveyi yaşamakta. Saray olarak Topkapı Sarayı kullanılıyor. Topkapı Sarayı ile Avrupadaki o dönme ait sarayları kıyaslarsanız Topkapı sarayının son derece mütevazi kaldığını farkedebilirsiniz. Osmanlı mimari alanda hiç bir zaman Avrupayı geçememiştir. Dahası mimari yapılar , bir ülkede emperyalizmin en belirgin sembolüdür. Fakat, o dönemde Osmanlı’nın kuvvetli bir tarım ekonomisi mevcuttu. Bu ekonomi halka yansımaktaydı. Aynı zamanda etkili bir adalet sistemiyle cemaatler, localar ve aileler üzerinde kuvvetli bir sosyal kontrol mekanizması vardı. Bu sayede suç oranları Avrupaya kıyasla belirgin şekilde düşüktü.
Bir toplumdaki suç oranlarının artışı yozlaşmayla birlikte gelir. Yozlaşmanın ise en önemli sebebi, devlet yöneticilerinin hukuku kendi çıkarları için manipüle etmesi, halkın adalete olan güvenini sarsmasıdır. Adalete olan güven sarsıldığında halk, kendi değerlerine olan inancı kaybetmeye başlar. Değer algısının kaybolması beraberinde ahlaki çöküşü ve önü alınamayan suçlar silsilesini getiriyor. Yozlaşmış bir toplumda doğruyu ve yanlışı kestirmek zordur. Herkes kendi doğrusunu toplumsal hayata geçirmeye çalışır.
Koskoca 80 milyonluk Türkiye. Biz bu yozlaşmayı bir günde yaşamadık. Belki yüz yıllık belki iki yüz yıllık bir yozlaşmanın zirvesini yaşıyoruz. Dua edelim de bu zirve olsun. İnsanlar aklını basına devşirsinler ve düzlüğe çıkalım artık.