Holografik Evren Teorisi

Evren, bir hologram olabilir. Yani aslında bizim gerçeklik algımız, tamamen bir yanılsamadan ibaret olabilir. Belki bu teori hakkında bir şeyler duymuşsunuzdur. Yakın zamanda ben de biraz okudum ve felsefi anlamda ufuk açıcı bulduğumdan bunları yazmak istedim.

Öncelikle hologramın nasıl oluştuğundan kısaca bahsedeyim. Gündelik hayatımızda gördüğümüz her şey ışık girişimidir. Yani, farklı frekans ve fazlardaki ışıklar nesnelere çarparak bir dalga girişimi oluşturur. Bu dalga girişimlerini gözümüzle algıladığımızda nesneyi görmüş oluruz. Herhangi bir nesneye çarpıp yanındaki perdeye yansımış bir görüntüyü düşünün. Aslında o perdede gördüğümüz şey, ışık dalgalarının girişimleridir. Hologram dediğimiz şey ise bu olayın tam tersidir. Yeni nesne olmaksızın perde üzerindeki ışık girişimini kaydedip, bu girişimden ters yönde bir ışık kaynağı oluşturduğumuzu hayal edin. Bu durumda nesne orada olmasa bile onu orada görebilirim. Hologram plakası, tam olarak bu işe yarıyor. Yani aslında burada nesnenin üç boyutlu bilgisi iki boyutlu bir perde üzerine kaydedilmiş oluyor. Holografik evren teorisine göre evrenin tüm fiziksel gerçekliği, bir tür iki boyutlu yüzeyde saklanan bilginin “yansıması” olabilir.

Çift yarık deneyini belki hatırlıyorsunuzdur. Deneyde, elektronlar bir yüzeye doğru gönderilir ve iki yarıktan geçtikten sonra bir perdeye ulaşır. Eğer parçacıklar yoldayken gözlemlenmezse, dalga gibi davranır ve perdede girişim deseni oluşturur. Eğer yarıklardan geçen elektronlar yolda gözlemlenirse, parçacık özelliği göstererek girişim deseni kaybolur. Holografik evren teorisine göre, çift yarık deneyinde parçacık bilgileri, iki boyutlu bir yüzeyde saklanır. Gözlem yapıldığında, bu bilgilerin “yansıması” değişir ve farklı bir gerçeklik projeksiyonu oluşur. Yani, gözlemci yansımayı etkileyerek bilginin nasıl ortaya çıkacağını belirler.

Yüzeyde kodlanmış bilgi, üç boyutlu evrende tam kesinlikte temsil edilemez. Aslında bu durum, kuantumdaki belirsizlik ilkesini de açıklıyor. Kuantum mekaniğinde belirsizlik ilkesi, bir parçacığın konumunu ve momentumunu aynı anda kesin bir doğrulukla bilmenin imkansız olduğunu söylüyordu. Holografik evren teorisine göre, yüzeyde kodlanabilen bilgi miktarı sınırlıdır ve bu sınır, Planck ölçeğindeki fiziksel yasalarla belirlenir. Kuantum belirsizlik ilkesi, bu bilgi sınırlarının bir tezahürü olabilir. Yani, Örneğin, bir parçacığın konumu ve momentumu hakkında kesin bilgi, yüzeyde kodlanabilir bilgi miktarını aşar. Bu nedenle, bilgi “eksik” gibi görünür. Fakat bu durum sadece mevcut bilginin bizim evrenimizde temsil edilememesinden kaynaklanır.

Bilimde en çok tartışma yaratan konulardan biri de foton çifti ve dolanıklıktı. Belki Einstein’in “Tanrı zar atmaz. ” sözünü duymuşsunuzdur. Bu söz, bilim dünyasında oldukça tartışma yaratan sözlerden biriydi. Foton çifti, aralarında hiç bir bağ olmamasına rağmen ne kadar ayrılsalarda, birbirlerinden etkileniyordu. Kuantum teorisi, bu çiftin aralarında hiç bir bağlantının olmadığını, tamamen bir olasılık dağılımının söz konusu olduğunu söylüyordu. Einstein ise gizli bir değişken ve bağlantının mutlaka olması gerektiği konusuna kafayı iyice takmıştı.

Holografik evren perspektifi, kuantum mekaniğindeki dolanıklık gibi fenomenlere farklı bir bakış açısı sunuyor. Teori kısaca, evrenin üç boyutlu yapısının, yüzeyde kodlanmış bilginin bir projeksiyonu olduğunu öne sürdüğünden, foton çiftleri arasında “mesafe” dediğimiz şeyin, yüzeyde var olmayabileceğini söylüyor. Yani, Foton çiftleri yüzeyde birbiriyle doğrudan bağlıdır; üç boyutlu uzayda bu bağlantı “uzaklık” gibi algılansa da aslında böyle bir mesafe fiziksel bir gerçeklik değildir. Üç boyutlu evrende, dolanıklık genellikle “nedensellik” ile açıklanamayan bir olgu olarak görülür. Fakat, holografik evren teorisi dolanıklığın, yüzeydeki tek bir bilgi sisteminin farklı yönlerden görünümü olduğunu söyleyerek nedensellik sorununu ortadan kaldırır.

Sonuç olarak belki de holografik evren teorisinin dediği gibi bu evren kocaman bir tuale işlenmiş büyük bir resimdir. Fakat biz ona bakınca çok farklı ve başka yorumlayabiliriz. Hiç bir zaman kesin sonuca varılamaması ve tamamen subjektif olması evrenin bir sanat eseri olduğunun da göstergesi bana göre.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »