Bilgiyi Hissetmek

Hayat, kim için kolay ki? Hepimizin zor bir hayatı varken bu hayatı birbirimize daha zor hale getirmekteki amansız çabamız neden?  Bizi bu kadar kör yapan şey, sadece bilmemek ve anlamamak mıdır?  Yoksa kötülük, insanın içinde anlaşılamayan ve görülemeyen bir ur mudur? Kötü, öyle olduğu için mi kötüdür, yoksa kötülük sadece kötü şartların bir gerekliliği midir?

Bazen kabul etmek istemesem de; en bilgisiz, en sefil ve en hakir insanın bile kendi içinde hayatın tüm sırlarını barındıran çözülmesi zor bir duygu yumağı taşıdığını düşünüyorum. Kötü davrandığımız bir insanın kalbinde hissettiklerini harfi harfine bilsek ve anlasak yine de öyle kötü davranabilir miydik? Belki de bu yüzden yeryüzündeki kötülüklerin tek sebebi, anlamamaktan ileri geliyordur ve her şeyi bilmek ve anlamak demek, tüm kötü düşünce ve hislerden sıyrılabilmek demektir. 

Aslında bilmek ve anlamak arasında da bir fark vardır. Bilmek, sadece sebep ve sonucu görmekse, anlamak; bu sebep ve sonucun arkasındaki amaca bir mana kazandırabilmektir.  Bu yüzden, salt bir bilgiyi bilmemiz, onu anladığımızı göstermeyebilir. Belki de anlayabilmek için, çok daha fazlasını bilmemiz ve hissetmemiz gerekir. Evet, hissetmek. Bence, insan olarak bizim diğer canlılardan en önemli farkımız, bilgiyi hissetmemizdir. Söylediklerim kulağınıza garip geliyorsa gündelik hayatınızda aklınıza takılan sorunun cevabını neden bilmek istediğinizi sorun kendinize. Bilmek istememizin sebebi, hissetiğimiz şeyler değil de nedir? Bir insan, bir şeyi bilmesinin hazzını başka nerede bulabilir ki?

Örneğin, yapay zeka ile insan bilinci arasındaki farkı düşündünüz mü? Şu anda uğraştığınız salt mantığa dayalı tüm işlerinizi ve yapmış olarak kendinizi yücelttiğiniz tüm somut çıktılarınızın çok daha iyisini yakın gelecekte yapay zeka yapabilir. Eminim ki yapay zeka kadar çok bilen bir insan da var olamayacaktır. Fakat, bu kadar çok şey bilen bir zekanın her şeyi anladığını söyleyemiyoruz. Çünkü o, bilgiyi hissedemez. Hissedemediğinden onun için ilham diye bir şey söz konusu değildir. O sadece mevcuttaki bilgiden ve istatistiksel yaklaşımdan ibarettir. Bu sebeple asla bir insan gibi olup bildiği şeyleri anlayamaz.

İnsan bazı şeyleri okuyarak veya görerek bilmez. Bazı bilgilerimiz, sadece veriden ve sebep-sonuçtan ibaret değildir. Bazen bazı şeyleri bilmek, sadece onu hissedebilmekle mümkün olabilir. Yalnız bir adamın yalnızlığını, hayatı muhabbet ve sevdiği insanlarla birlikte gürül gürül yaşan birisi nasıl bilebilir ki? İstediğiniz kadar anlatın ve yazıp çizin. Hayatında hiç kimseyi sevememiş bir insana sevmeyi anlatarak öğretebilir misiniz? Ne kadar anlatsak da o sevmeyi sadece mutailist bir yaşam biçimi olarak anlayacaktır. Belki de bu yüzden, anlamak, aslında insanın içerisinde olan hissin bilgiyle yani sebep ve sonuçla buluşmasıyla oluşan bir şeydir. Ve bu yüzden bir çok insan bir çok şeyi bir çok farklı şekilde anlar. 

İşin içine anlamak girdiğinde, bilginin heybeti birden kayboluyor değil mi? Çünkü bazısı, çok az bilmekle çok şey anlarken bazısı da çok fazla bilmekle çok az şey anlıyor.  Artık bilmek, o kadar kolay ki, herhangi bir çok şeyi bilmek istediğinizde bilmeniz dakikalarınızı alıyor sadece.  Fakat halen kötülük, tüm kasvetiyle dünyayı kasıp kavuruyor. Yazılmış, çizilmiş hiç bir bilgi, dünyayı daha kötü bir yer olmaktan kurtaramadı. Çünkü bilgilerimiz kat kat artsa da anlayışımız hiç bir zaman o ölçüde artmadı.

Bana kalırsa, kötülüğü yenmenin tek yolu anlamaktır. Ve anlamak da ancak insanın içinde oluşan ve henüz anlayamadığımız bir şeyden ileri geliyor.  Yani, insanın içine yuva yapmış ve orada ur haline dönüşmüş olan şey, kötülük değildir. Sadece anlamasını, doğal olarak bilgiyi hissetmesini önleyen bir yaradır. İnsanın tek sermeyesinin üzerine vurulmuş bir mühürdür bu yara.

Belki de anlamamak, o insan için daha güzel bir şeydir bilemiyorum. Bu sayede belki benim hissettiğim ıstırapları hissedemez. Ona göre manasız şeylere karşı hissettiğim hazzı da hissedemez. Yaşayacağı şeyleri sadece yaşar ve bitirir. Fakat bence, böyle bir insan, insan olarak var olamaz. O ancak, evrendeki başka bir canlı veya bir nesne gibi vardır. Bunlar, yerme veya aşağılama sözleri değil. Çünkü bu şekilde var olabilecek bir insan tanımıyorum. Yani insan, muhakkak bir şeyler anlayacaktır. Çünkü insan, anlamaya mahkum edilmiştir. İçinde o hislerinin üzerine vurulmuş bir mühür bulunan insanlar da anlarlar. Fakat, onlar için bu anlamdan sadece kötülük çıkar.

Yani insan; anladığı şeyler ölçüsünde kötü ve iyi arasında bir yerdedir. Hiç bir şeyi anlamaya çalışmadığını söyleyen bir insan da bir şeyler anlamıştır hayattan. Fakat insanın ne anladığını görebilmemizin tek yolu onu zorlu bir koşulda seçim yapmaya zorlamaktır. Hiç bir güçlüğün ve insanı zorlayıcı etmenin olmadığı bir düzlemde kimin hayattan ne anladığını göremezsiniz. Böyle bir ortamda kötülük ve iyilik de yoktur. İşte bu yüzden, belki de böylesine zor bir hayat yaşamamızın tek sebebi budur.

Yusuf

Yusuf

Bir Mühendis.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »