Kendine Notlar

Bir insana eziyet etmek istiyorsanız, yaptığı işin anlamsız ve değersiz olduğunu anlamasını sağlayın. Çünkü insanın benliğine hiçlikten daha ağır gelecek bir şey yoktur. Bunu Dostoyevski Ölü Evinden Anılar kitabında şu örnekle anlatıyor; “Bir kürek mahkumuna tek bir iş verdiğinizde o mahkum o işi yapmaya pek zorsunmaz. Hatta boşta olduğu ve zamanını doldurduğu için o işe özenir. Güzel bir iş çıkarmak için çabalar. Fakat aynı mahkuma birden fazla ayrı ayrı küçük iş parçaları verdiğinizde, mahkum o işleri yapmamak için direnir ve işten kaçmanın yollarını arar. Subaylar genellikle cezalandırmak istedikleri veya sevmedikleri mahkumlara eziyet etmek için bu yolu izler.”

Çünkü aslında işleri küçülttüğünüzde ve sayılarını arttırdığınızda yapılan işin anlamını ve değerini de küçültmüş oluyorsunuz. İnsana ağır ve zor gelen, yapılan işin ağır ve zor olması değil, o işin insana anlasız ve değersiz gelmesidir. Bu yüzden bence, yaptığı işte başarılı olan insanlar her zaman o işe fazlaca anlam yükleyen bir miktar idealist insanlardır.

Düşününce aslında yaptığımız işi anlamlı yapan da bizleriz. Belki de bu dünyada yapılan hiç bir işin hiç bir değeri ve anlamı yoktur. Belli bir tecrübe ve birikime ulaşıp biraz düşünmeye ve farkında olmaya başlayınca, insan bu koşuşturmacanın saçmalığını ve anlamsızlığını görüyor. Bunu gören bir insanı eğer bir anlam bulamadıysa hiç bir söz ve öğüt teselli edemiyor artık.

Bana sorarsanız, insanın bu hayatta yaşamak için yemek, içmek ve nefes almaktan daha fazla gereksinim duyduğu şey, anlamdır. Bunun farkında olmayabilirsiniz. Hatta ve hatta belki, kendinizin de farkında olmayabilirsiniz. Çünkü, yaptığınız işten ve yaşadığınız curcunalı hayatın meşguliyetinden kafanızı kaldırıp etrafa bakabilecek fırsat bulamamışsınızdır. Fakat er ya da geç herkes bir gün bunu fark eder dostlar. Dua edelim de, bunu fark ettiğimizde o anlamı da bulabilmiş olabilelim.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »