Yıldızları Seyredebiliyorken

Acaba bu akşam, kendime ne anlatsam da dışarıdaki gökyüzü gibi ağıran düşlerimi teselli etsem? İnsan, kendi kendinin dostu olabilir mi? Her ne kadar bunu pek tercih etmek istemesem de, kendi kendimi dinlemek dışında başka çarem yok. Çünkü yaşadığımız dünyada eğer güzel veya karlı değilse insanların birbirlerini dinlemek için yeterince sabrı yok. Haybeye yazdığım bu şeylerin tek mantıklı açıklaması da bu sanırım. Fakat yine de, başkalarına anlatabilseydim onlara anlatmayı tercih ederdim. Çünkü sanırım anlatmak, insanın kendi varlığına bir kanıt bulmaya çalışmasıdır.  Bu değersiz varlığıma şahit olacak başkaları da olsun isterdim. Bu yüzden, bu günlerde bana anlamlı gelen çok nadir şeylerden biridir, paylaşmak. Çünkü paylaştıkça daha az hiçmiş gibi hissediyorum.

Acaba eskiden de dünya böyle bir yer miydi? Yani insanlar geceleri yıldızları seyredebiliyorken ve iştah kabartan yeşilliğin içinde ,ağaçların hışırtı seslerinin hissettirdiği huzurla uyurlarken de bu kadar değersiz miydi her şey? Yoksa dünya ile birlikte bozulan bir başka şey, bizim algımız mı? Artık yıldızları bile göremiyor olmamızdan daha acı bir şey varsa o da bunun farkında bile olmamamız sanırım. Ne yazık ki artık bizim için gerçek olan dünya, tamamen popüler kültürün hüküm sürdüğü dijital dünyadan ibaret. Artık gökyüzündeki yıldızları göremiyor olsak da dijital dünyadaki yıldızların her anına şahit olabiliyoruz. Tüm algımızı manipüle eden ve kafamızdan çıkaramadığımız güzellik anlayışımızın adı, popüler kültür…

Kim derdi ki insanların birbirlerine ve birbirlerinin düşüncelerine bu kadar yakın olması, zaten zor olan hayatımızı daha acımasız ve daha pragmatist bir yer yapacak? Evet, bana sanki eskiye göre daha acımasız ve daha çıkarcı bir dünyada yaşıyoruz gibi geliyor. Bunun en büyük sebebi ise sosyal medya. Çünkü biz insanlar, birbirimizden çok kolay etkilenen canlılarız. Bu özelliğimiz sayesinde bulunduğumuz topluma uyum sağlayıp o toplumda bir rol üstlenerek medeniyetler inşaa edebiliyoruz. Fakat bu özelliğimiz aynı zamanda algımızı manipülasyona açık hale getiriyor. Toplumdaki çoğunluğa uyum sağlıyoruz. Doğru ve yanlışlarımız, güzellik ve çirkinlik anlayışlarımız, iyi ve kötü davranışlarımız çoğunlukla toplumsal normlara göre şekilleniyor. Bu da demek oluyor ki, kim olduğumuzu ve nelerden hoşlandığımızı belirleyen en büyük etken büyüdüğümüz çevredir.

Tarihin her döneminde toplumsal baskının ve popüler kültürün insanların üzerinde etkisinin olduğunu kabul ediyorum. Fakat, tarihin hiç bir döneminde popüler kültür, bu gün kadar baskın olmamıştır diye düşünüyorum. Çünkü artık normalde hiç göremeyeceğimiz insanlara bile sadece tek tuş uzaklığındayız. Çok fazla insan görebiliyor, kafalarındaki düşünceleri bile okuyabiliyor olmamızın elbette avantajları var. Fakat, bana göre bu durumun dezavantajları daha fazla. Çünkü insanın oldum olası daha güçlüye ve daha iyisine karşı zaafı vardır. Bu yüzden her zaman daha iyiden ve daha güçlüden etkilenir. Bu etkileşimin artık kitleler halinde çok hızlı olması , beraberinde tek tipleşmeyi getiriyor. Çünkü sadece en güzel gibi görünmek, en güçlü gibi yaşamak, en zeki veya en komik gibi davranmak istiyoruz. Ve bu tek tipleşme dünyamızı daha acımasız, daha duygusuz ve daha çıkarcı yapıyor. En kötüsü de alışıyor olmamız. Kötü olana, acımasızlığa ve bu çıkarcı dünyaya alışıyoruz. Sanırım insanın alışamayacağı hiç bir şey yok bu hayatta.


Biliyor musunuz aslında en acı olanı , bir parçası olmak istemediğiniz bu dünyanın ne yaparsanız yapın dışına çıkamıyor olmanız. Son günlerde bunun ıstırabını yaşıyorum. Diyelim ki bozuk olan algımın farkına varıp bir şekilde kendimi düzelttim. Peki bu halimi bu dünyada muhafaza edebilecek miyim? Bozulmuşluğun ve manipülasyonun hüküm sürdüğü bir dünyada benim düzgün olmam ne işe yarar ki? Er ya da geç ben de alışacağım, karanfil yürekli çocukların dışlanarak üzülmesine. Tek başıma kaldığım sürece azalarak tükeneceğim.

Yusuf

Yusuf

Bir Mühendis.

Önerilen makaleler

2 Yorum

  1. Avatar

    kendiniz ile dost olabilmeniz ve kendiniz ile konuşuyor olmanız bence büyük bir lütuf
    Çoğu insanın başaramayacağı bir şey:):)
    Ben şahsen kendimle ile vakit geçirmekten kendim ile konuşmaktan mutluluk duyuyorum tabi ki insan da kendisini anlayabileceği kendisinin varlığını kanıtlayacağı bir dost ister fakat şunu da belirtmek gerekir ki insanlar hiçbir zaman birbirlerini tam olarak anlayamazlar çünkü herkesin bakış açısı düşünce yapısı çok farklı
    Ama kısmen anlayabilirler:):)

    1. Yusuf

      Merhaba 🙂 Yorum için teșekkür ederim. Bir yerlerde hiç görmediğim ve tanımadığım kişilerin düşüncelerimi okuması çok değerli benim için. İnsanların birbirlerini anlaması noktasındaki düşüncenize katılıyorum. Aslında herkes yaşadıklarına göre anlıyor bir şeyler. 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Translate »